Salı, Ağustos 25, 2009

Hayattan Kesitler Vol. 002

Aynı zamanda öğretici, kendimizi keşfetmemize yardımcı da bi yazı olsun bu sefer... Ne derece tembeliz acaba, ya da ne tür bi tembeliz? İnsanoğlu tembeldir, ben tembel değilim diyen ya büyük yalancıdır, ya da delidir fln... Şu dünyada ağaç altında hamak keyfine hayır diyebilecek insan yoktur, zaten olmasın da, olanlar da insan olmasın, başka bişi olsun. Konuya dönelim, tembelliği derecelendiriyoruz, üşenmeyip bu yazıyı yazdığım için de kendimi ayrıca tebrik ediyorum.
Konuyu örneklerle anlatacağımız için öncelikle durum betimlemesi yapalım. Bilgisayar başında oturuyorsunuz, bomboş, doğru düzgün bi iş yaptığınız yok, ve susadınız. Şimdi;
Extreme Tembel: Susamayı hiçe sayan, mutfağa gitmek bu derece zor gelen bir bünye. Yaşamsal faaliyetlerini sürdürmesi bile büyük bi şans. Doğduğuna pişman olmak böyle bişi olsa gerek, ne güzel anne karnında ekmek elden su gölden...
Temkinli Tembel: Vücudun bir süre sonra suya ihtiyacı olabileceğini düşünen birey yanına termosunu, matarasını, hadi en kötü ihtimalle bardağını alır. Hayatta her şeye karşı hazırlıklıdır, işini şansa bırakmaz.
Simbiyotik Tembel: Suyu kardeşinden ister. Kardeşi suyu getirir. Ama bilir ki yarın öbürgün kardeş de bu şahıstan bir şeyler isteyecektir. Varsın istesin, bu risk göze alınmıştır, vücudun kıpırdamaması lazımdır.
Ne İstediğini Bilen Tembel: Suyu yine kardeşinden ister. Fakat sipariş çok spesifiktir. "Büyük bardakta, soğuk, bi de bardak altlığı" gibi. Geleceği çok parlaktır, hayattan ne istediğini bilir fakat işleri başkalarına yaptırır, müthiş bir yönetici adayıdır.
İlginç Tembel: Suyu içmek için mutfağa kadar gider, fakat dolaptan bardak alması zor gelir. Şişeyi kafaya diker. Çok tehlikeli varlıklardır, genellikle başladıkları işleri yarım bırakırlar, maymun iştahlıdırlar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder